3 Mart 2025 Pazartesi

Prostat Kanseri-Kısırlık-Kronik Prostatitde Umut-Yılmaz Parlar



 Prostat Kanseri-Kısırlık-Kronik Prostatitde Umut

Üroloji Hastalara Umut, Prof. Dr. Tolga Akman ve Op. Dr. Zafer Oyman

Bahçelievler Medicana Hastanesi ve Üroloji Bölümü’nün Yıldızı Prof. Dr. Tolga Akman ve Op. Dr. Zafer Oyman, Hastalara Umut Olan Hekimler



Sağlık sektöründe kalite ve yenilikçilik anlayışıyla alanında öncü kurumlardan biri olan, hasta memnuniyeti ve uzman kadrosuyla adından sıkça söz ettiren İstanbul’un kalbinde, Bahçelievler Medicana Hastanesi, üstün hizmet anlayışı ve teknolojik donanımıyla hastalarına umut ışığı oluyor.



Sunduğu hizmetlerle dikkat çeken hastane, özellikle Üroloji Bölümü’nde liderliği üstlenen Prof. Dr. Tolga Akman gibi alanında yetkin ismi bünyesinde barındırıyor.

Mesleğinde çığır açan uygulamaları ve hasta odaklı yaklaşımıyla tıbbın geleceğine yön veren Prof. Dr. Tolga Akman, hastalarına şifa dağıtmaya devam ediyor.

Üroloji Bölümü’nde Bir Değer, Prof. Dr. Tolga Akman

Bahçelievler Medicana Hastanesi’nin üroloji bölümü, Prof. Dr. Tolga Akman’ın liderliğinde adeta bir başarı hikayesi yazıyor.

Alanında yılların deneyimine sahip olan Prof. Dr. Akman, hem meslektaşları hem de hastaları tarafından büyük bir saygı ve hayranlıkla anılıyor.

Prof. Dr. Tolga Akman, ürolojinin zorlu ve karmaşık vakalarında gösterdiği başarılar ve hastalarına olan şefkatli yaklaşımıyla dikkat çekiyor.

Dr. Akman, Özellikle Lazer Operasyonları, minimal invaziv cerrahi tekniklerden robotik destekli operasyonlara kadar pek çok modern yöntemi başarıyla uygulayarak, ürolojik hastalıkların tedavisinde fark yaratıyor. Ürolojinin zorlu ve karmaşık vakalarında gösterdiği başarılar özellikle prostat kanseri, böbrek taşı tedavisi alanlarıda çok aranan bir hekim.

Alanında edindiği engin bilgi birikimi ve deneyimiyle Modern tıbbın tüm imkanlarını kullanarak hastalarına en ileri tedavi yöntemlerini sunuyor.

Hastaların Gözünden Prof. Dr. Tolga Akman

Prof. Dr. Tolga Akman’ın hastaları, onun sadece bir hekim değil, aynı zamanda bir dost ve danışman olduğunu söylüyor.

Tedavi sürecinde hastalarını bilgilendiren, onlara moral veren ve her adımda yanlarında olan Akman, bu özellikleriyle hasta-hekim ilişkisinin nasıl olması gerektiğini adeta gözler önüne seriyor.

Bir hasta, “Prof. Dr. Tolga Akman, sadece tıbbi bilgisiyle değil, insanlığı ve samimiyetiyle de beni etkiledi. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az” diyerek duygularını ifade ediyor.

Sağlıkta Mükemmellik

Bahçelievler Medicana Hastanesi ve üroloji bölümünün değerli ismi Prof. Dr. Tolga Akman, sağlık alanında mükemmelliğin nasıl olması gerektiğini gösteriyor.

Hem tıbbi başarıları hem de insani yaklaşımıyla hastaların gönlünde taht kuran Akman, Medicana’nın başarı hikayesine büyük katkı sağlıyor.

Ürolojide Devrim, Prof. Dr. Tolga Akman

Üroloji Bölümü’nün başında bulunan Prof. Dr. Tolga Akman,

Hastalarına olan yaklaşımındaki samimiyet ve titizlik, onun mesleki başarısının temelini oluşturuyor.

Prof. Dr. Tolga Akman “Her hastanın hikayesi ve tedavi süreci bizim için özel. Teknolojiyi en etkin şekilde kullanarak, her zaman en doğru ve insancıl yaklaşımla hizmet veriyoruz.”

Geleceğe Yönelik Vizyon

Medicana Hastanesi ve Prof. Dr. Tolga Akman, sağlık alanında geleceğe yönelik yenilikçi adımlarıyla, hem ulusal hem de uluslararası arenada adından söz ettiriyor. Sürekli geliştirilen tedavi yöntemleri ve araştırmalar, hastaların daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri için yeni kapılar aralıyor.

Bu vizyon, hastaneyi ve özellikle Üroloji Bölümü’nü, medikal dünyanın parlayan yıldızlarından biri haline getiriyor.



Ürolojide Emeği Geçen Yıldız, Op. Dr. Zafer Oyman

Medicana Bahçelievler, Hastanesi Üroloji Bölümünde, yine alanında yılların deneyimi, modern tedavi yöntemlerine olan hakimiyeti ve hastalarına sunduğu şefkatli yaklaşımıyla Op.  Dr. Zafer Oyman, tıp camiasının ve hasta topluluklarının gönlünde yer almış bir hekim.

Erkek sağlığı, infertilite (Kısırlık) Kronik prostatit gibi alanlarda uzmanlaşan Op. Dr. Oyman, modern tıbbın tüm imkanlarını kullanarak hastalarına en iyi tedaviyi sunuyor. Yurt içi Yurt dışı çok sayıda hasta kapısını çalıyor.

Mesleğine olan bağlılığı ve özverisi, hastalarının hayatlarında fark yaratan önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.

Tedavi sürecinin her aşamasında hastalarına güven ve huzur veren bir ortam yaratıyor. Bu sayede, en zorlu sağlık sorunlarında bile hastalar, yanında güvendikleri bir uzmana sahip olduklarını bilmenin rahatlığıyla tedavi oluyorlar.

Çalışma prensipleri, hasta memnuniyetine verdiği önem ve teknolojiyi etkin kullanma yeteneği, sağlık dünyasında ilham verici bir rol model oluşturuyor.

Op. Dr. Zafer Oyman, emeği geçen bir üroloji uzmanı olarak, mesleki titizliği, teknolojik yeniliklere olan adaptasyonu ve hasta odaklı yaklaşımıyla sağlık alanında fark yaratmaya devam ediyor.

Onun gösterdiği üstün performans ve özveri, hem hastalar hem de tıp camiası tarafından takdirle karşılanıyor.

Medicana Bahçelievler, Sağlıkta Mükemmelliğin Adresi

Sağlık sektöründe hasta odaklı yaklaşımı ve ileri teknoloji altyapısıyla fark yaratan Medicana Bahçelievler Hastanesi, sunduğu hizmetlerle modern tıbbın en parlak örneklerinden biri olmayı sürdürüyor. Yalnızca teknolojik donanımıyla değil, aynı zamanda hasta memnuniyetine verdiği önemle de öne çıkan hastane, her aşamada hastalarına destek sağlayarak güvenli ve konforlu bir tedavi süreci sunuyor.



Hasta Odaklı Yaklaşım, Medicana’nın İmzası

Medicana Hastaneleri, sağlık hizmetinde mükemmeliyeti hedefleyen anlayışıyla Türkiye’nin dört bir yanında hastalarına en iyi tedavi imkanlarını sunuyor.

Bahçelievler şubesi, bu anlayışın en güçlü temsilcilerinden biri olarak üroloji, kardiyoloji, ortopedi, Acil Servis, Ağız ve Diş Sağlığı, Alerji ve İmmünoloji, Anestezi ve Reanimasyon, Beslenme ve Diyet, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Biyokimya Laboratuvarı, Böbrek Nakli, Check-up, Çocuk Alerjisi, Çocuk Cerrahisi, Çocuk Endokrinolojisi, Çocuk Kardiyolojisi, Çocuk Nefrolojisi, Çocuk Romatolojisi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Dermatoloji, El Cerrahisi ve Mikro Cerrahi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Enfeksiyon Hastalıkları, Evde Sağlık (Bakım) Hizmetleri, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Gastroenteroloji, Genel Cerrahi, Girişimsel Radyoloji, Göğüs Cerrahisi, Göğüs Hastalıkları, Göz Hastalıkları, Hematoloji, İç Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Kalp Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi, Kalp ve Damar Cerrahisi, Kemik İliği Nakli, Kulak Burun Boğaz, Medikal Onkoloji, Nefroloji gibi kritik alanlarda uzmanlaşmış hekim kadrosuyla dikkat çekiyor.

Teknoloji ve Konforun Buluştuğu Nokta

Hastanenin en son teknolojiye sahip tıbbi ekipmanları, uluslararası standartlarda tasarlanmış ameliyathaneleri ve sürekli güncellenen tedavi protokolleri, sağlık hizmetlerinde Medicana’yı sektörün öncülerinden biri haline getiriyor. Randevu sisteminden tedavi sonrası takiplere kadar hastaların yanında olan Medicana, sunduğu konforlu ortamla da sağlık hizmetinde yeni bir standart belirliyor.

Bu başarı öyküsü, yalnızca İstanbul’da değil, Türkiye genelinde sağlık standartlarının yükseltilmesine ilham veriyor. Medicana Bahçelievler, hasta memnuniyetini esas alan hizmet anlayışıyla sağlıkta güvenin adresi olmaya devam ediyor.

yilmazparlar@yahoo.com

 

13 Şubat 2025 Perşembe

GTD Üyeleri ve Gazetecilerden Eriş Un Fabrikasına Ziyaret-Yılmaz Parlar



  Eriş Gıda’da Gastronomi Zirvesi

Yerli Noodle’ın Küresel Yolculuğu

GTD Üyeleri ve Gazetecilerden Eriş Un Fabrikasına Ziyaret

Türkiye’nin gastronomi turizmi alanındaki en önemli organizasyonlarından biri olan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), üyeleriyle birlikte Eriş Gıda’nın Çorlu’daki üretim tesislerine 12 Şubat 2025 Çarşamba günü konuk oldu.



Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) üyeleri, aynı zamanda GTD üyesi olan Eriş Gıda’nın Çorlu’daki fabrikasını gazetecilerle birlikte ziyaret etti. Türkiye’nin ilk yerli noodle markası Nudo’nun üretim süreci hakkında detaylı bilgiler alan katılımcılar, özel olarak hazırlanan noodle yemeklerinin tadına bakarak lezzet deneyimi yaşadı.

GTD üyesi olan Eriş Un Fabrikası, gazeteciler ve sektör temsilcilerini ağırlayarak Türkiye’nin ilk yerli noodle markası NUDO’nun başarı hikayesini paylaştı.



Hamurumuzda Bilim ve İnovasyon Var

Ziyaret sırasında Eriş Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Eriş, firmanın bilimsel Ar-Ge çalışmalarıyla Türk mutfağını dünya pazarında nasıl güçlendirdiğini anlattı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylanan ilk ve tek noodle Ar-Ge merkezi olarak faaliyet gösteren Eriş Gıda, yüksek eğitimli ve uzmanlardan oluşan 22 kişilik ekibiyle yenilikçi gıda ürünleri geliştirmeye devam ediyor.



 Eriş Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Eriş, Türkiye’de hızla büyüyen noodle pazarında yerli üretimin önemine vurgu yaparak, “Çocuklarımızın yiyemeyeceği hiçbir ürünü üretmeyeceğiz” diyerek gıda güvenliğine verdikleri önemi ortaya koydu.



Sağlıklı Noodle Deneyimi

Gazetecilere ve misafirlere koruyucu, tatlandırıcı ve renklendirici içermeyen, probiyotikli ve vitamin destekli noodlelar ikram edildi. Eriş Gıda Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü Ömer Temel, firmanın vizyonunu paylaşarak “Gıda sektörü bir vicdan işidir, kendi soframıza koymadığımız hiçbir ürünü tüketiciye sunmuyoruz” dedi.



Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe: “Eriş Gıda’nın Başarısını Takdir Ediyoruz”

GTD Başkanı ve Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı Gürkan Boztepe23 ülkeye ihracat yapan Eriş Gıda’nın Türk gastronomisinin uluslararası tanıtımına sağladığı katkıyı vurguladı.

Boztepe, “Sağlık, hijyen ve kalite prensiplerinden taviz vermeden, bilimsel çalışmalara büyük yatırımlar yaparak büyüyen Eriş Gıda’yı gururla izliyoruz” dedi ve Dr. Abdullah Eriş’e teşekkür plaketi takdim etti.



Kalite ve Sağlıktan Ödün Vermeyen Üretim Anlayışı

Eriş Gıda Ar-Ge ve Kalite Direktörü Hakan Başdoğan, firmanın üretim anlayışını şu sözlerle özetledi:

"Toplumsal sağlığı tehdit eden unsurlar yasal olsa dahi, Eriş Gıda olarak kullanmayı reddediyoruz. Başarımızın sırrı, doğaya ve insan sağlığına duyduğumuz sorumlulukta yatıyor. Yüksek kalite standartlarıyla, doğal maden suyu kullanarak ürettiğimiz noodle ürünleri, sürdürülebilir gıda inovasyon ödülüne layık görüldü. Hedefimiz, sağlıklı ve katkısız ürünlerle hem Türkiye’de hem de dünya pazarında büyümek."



TÜBİTAK Destekli Ar-Ge ile NUDO ve DUDO Dünya Pazarında

Eriş Gıda’nın Yıldız Teknik Üniversitesi destekli Ar-Ge merkezi sayesinde tamamen doğal ve el değmeden üretilen NUDO ve DUDO markaları, küresel pazarda Türk gıda sektörünün prestijini artırıyor. Firma, sürdürülebilir inovasyon ve sağlık odaklı üretim ilkeleriyle pazar liderliği hedefini güçlendiriyor.

Eriş Gıda, TÜBİTAK destekli projeleri ve Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliğiyle kurduğu Ar-Ge merkezi sayesinde katkısız, sağlıklı ve inovatif gıda üretimi konusunda sektör liderliği hedefini sürdürüyor. Firma, dünya piyasasına sunduğu NUDO ve DUDO markalarıyla küresel çapta daha fazla tüketiciye ulaşmayı amaçlıyor.

yilmazparlar@yahoo.com

10 Şubat 2025 Pazartesi

Silivri’de Adaletin Testi-Yılmaz Parlar



  Silivri’de Adaletin Testi

Silivri’de Adalet Nöbeti, Boğaziçi Aydınları Topluluğu Ve Milli Merkez’den Ümit Özdağ’a Destek

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına tepki olarak, Kurucu Başkanı, dünyaca tanınan jeofizik mühendisi ve akademisyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın liderliğinde, ülkenin ekonomik, siyasi, sosyal ve bilimsel alanlardaki kritik meselelerine yönelik kapsamlı projeler geliştiren, Boğaziçi Aydınlar Topluluğu (BAT) ve Milli Merkez, Silivri Cezaevi önünde adalet nöbeti tutan Zafer Partililere katılarak destek verdi.



Nöbet alanında kurulan Zafer Partisi Otağı'nda, BAT Sözcüsü Dr. Sibel Zeren ve Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural tarafından basın açıklamaları yapıldı.

Bu dayanışma, sadece bir siyasetçiye destek vermekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye'deki hukuk sisteminin şeffaflığı ve demokratik değerlerinin korunmasına yönelik çağrı olarak da okunmalıdır.

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın serbest kalmasının, uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin hukuk devleti kimliği açısından olumlu bir adım olacağı vurgulanmaktadır.



Destek ve Nöbet Vurgusu

Aydınlar ve Milliyetçilerden Özdağ'a Silivri'de Destek Nöbeti: "Yanındayız" Mesajı

BAT’tan İfade Özgürlüğü Vurgusu

Türkiye’nin geleceğine yön veren fikirleriyle toplumsal bilinç ve akademik derinliği bir araya getiren saygın bir düşünce kuruluşu olan Boğaziçi Aydınları Topluluğu (BAT),Sözcüsü Dr. Sibel Zeren, yaptığı açıklamada Anayasa'nın 26. maddesine dikkat çekerek, herkesin düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade etme hakkı olduğunu belirtti. “Düşünce özgürlüğü kapsamında, bazen şok edici veya rahatsız edici fikirlerin bile ifade edilmesi demokratik toplumların gereğidir.” diyen Zeren, Ümit Özdağ'ın tutukluluğunun hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu ve bir an önce sonlandırılması gerektiğini vurguladı.



Milli Merkez: Hukukun Üzerinde Siyasi Gölgeler mi Var?

Milli Merkez Başkanı ve TBMM 19. Dönem Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural ise, yargı bağımsızlığının şaibeye açık hale geldiği bir sürece girildiğini belirtti.

Haluk Dural “Günümüzde hukukun, muhalefeti baskı altına almak için bir aracı olarak kullanıldığına dair kaygılar artmaktadır. Bu durum, şeffaflık ve demokrasi açısından büyük bir tehdittir.” ifadelerini kullandı.

Bu açıklama, siyasi iktidara da açık bir çağrı niteliğindeydi: Hukukun üzerindeki siyasi gölgelerin kalkması, Türkiye’nin uluslararası imajının iyileşmesi ve kamu vicdanının rahatlatılması için adil yargılamaya önem verilmelidir.

Ayrıca, Tiyatro oyuncusu Yaşar Gündem de dokunaklı bir şiir ile duygularını ifade etti.



Uluslararası Algı ve Türkiye’nin Hukuk Devleti Kimliği

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması, sadece iç siyasette değil, uluslararası kamuoyunda da yankı uyandırmıştır.

Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve çeşitli uluslararası insan hakları kurumlarının, Türkiye’de hukukun siyasallaştığına dair endişelerini daha önce dile getirdiği biliniyor.

Böylesi bir ortamda, Ümit Özdağ'ın tahliyesi, Türkiye’nin hukuk devleti kimliğini yeniden güçlendirebilir ve uluslararası arenada pozitif bir algı oluşturabilir. Bu durum, yargının bağımsızlığına duyulan güveni artırarak, demokrasi vurgusunu güçlendiren bir adım olabilir.



Adaletin Yeniden Tesisi Şart

Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tutukluluğu, sadece bir siyasi liderin davası değil, Türkiye'deki hukuk sisteminin bağımsızlığına dair bir turnusol kağıdı niteliğindedir. Adaletin herkese eşit şekilde işlediği bir hukuk devleti, hem iç barış hem de dünyada saygın bir konum elde etmek için şarttır.

Hukukun üstünlüğüne dair süren tartışmaların gölgesinde, iktidarın Ümit Özdağ'la ilgili vereceği karar, demokrasinin geleceği açısından kritik bir sınav olacaktır.

Kamu vicdanının rahatlığtırılması ve hukukun siyasetten bağımsız çalıştığının gösterilmesi için, şeffaf ve adil bir yargı sürecine duyulan ihtiyaç her zamankinden daha büyüktür.



Hukuk ve Demokrasi Vurgusu

Boğaziçi Aydınları ve Milli Merkez'den Özdağ'a Destek: "Serbest Bırakılması Türk Demokrasisi Adına Elzem"

Serbest bırakılması, Türkiye'nin hukuk devleti ilkesine bağlılığını göstermesi açısından uluslararası kamuoyu nezdinde büyük önem taşıyacaktır.

Bu durum, Türkiye'nin demokratik imajına zarar vermektedir.



Uluslararası Kamuoyu Vurgusu

Türkiye'nin demokrasi karnesine olumsuz yansımaktadır. Türk hükümeti, uluslararası alanda itibarını korumak için Özdağ'ı serbest bırakmalıdır.

Türkiye, ifade özgürlüğüne saygı duyan bir ülke olduğunu göstermelidir. Özdağ'ın serbest bırakılması, bu yönde atılacak önemli bir adım olacaktır

yilmazparlar@yahoo.com

7 Şubat 2025 Cuma

Türk Dünyasının Kadim Halkı Karapapaklar, Kalpağı Ve Madalyası-Yılmaz Parlar



   Türk Dünyasının Kadim Halkı Karapapaklar, Kalpağı Ve Madalyası

İpekyolu Stratejik Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı ve Dünya Karapapak Türkleri Birliği Kurucu Genel Başkanı Dr. Seyfullah Türksoy ile yaptığımız söyleşide  Karapapak Türklerinin tarihî kökenleri, göç yolları ve günümüzdeki durumlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Türk dünyasının bilge sesi, tarih bilinciyle donanmış bir lider, kalemiyle ve fikirleriyle Türk milletine ışık tutan bir münevver...

Dr. Seyfullah Türksoy, sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda Türk dünyasının kaderini değiştiren bir dava adamıdır.

Onun bilgi ve vizyonu, Karapapak Türklerinin tarihini, kültürünü ve geleceğini şekillendiren bir pusula gibidir. Bugüne kadar yaptığı çalışmalarla yalnızca bilim dünyasına değil, Türk milletinin yüreğine de dokunmuş olan Dr. Türksoy, Karapapakların kimliğini, tarihini ve haklı mücadelesini anlatan en güçlü seslerden biridir.

Karapapak Türklerinin kökenleri ve tarihi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu özel söyleşide, Dr. Seyfullah Türksoy'un değerli görüşleriyle ışık tutuyoruz...

Tarihsel ve Kültürel Bağlam

Karapapak Türkleri kimlerdir? Türk dünyası içindeki tarihî ve kültürel yerleri nedir?

Karapapak kalpağının tarihî ve sembolik anlamı nedir? Bu kalpak, geçmişte kimler tarafından kullanılmıştır?

Karapapak kalpağı sadece bir başlık mıdır, yoksa bir kimlik ve aidiyet sembolü müdür?

Günümüzde bu kalpağı kültürel miras olarak yaşatmak için neler yapılıyor?

Madalyanın Anlamı Ve Önemi

Karapapak madalyası nasıl ortaya çıktı? Kimlere ve hangi kriterlere göre verilmektedir?

Bu madalyanın Türk dünyasındaki önemi ve anlamı nedir?

Madalyanın dizaynı ve sembollerinde hangi anlamlar gizli?

Günümüzde Karapapak Kültürünün Yaşatılması

Karapapak kimliğini ve kültürünü gelecek nesillere aktarmak için hangi çalışmalar yapılmalıdır?

Kültürel mirasın korunması için devletler ve sivil toplum kuruluşları nasıl destek olabilir?



Kadim Bir Türk Boyu, Karapapaklar

Dr. Seyfullah Türksoy'un açıklamalarına göre, Karapapaklar köklü bir Türk boyu olup tarih sahnesine Kıpçaklarla birlikte çıkmıştır. Ancak Kafkasya'ya geldiklerinde Oğuzlarla iç içe geçerek bu toplulukla kaynaşmışlardır. Bu nedenle Karapapak kültüründe hem Oğuz hem de Kıpçak izleri bulunmaktadır.

Karapapak Türklerinin Kafkasya'daki varlığı binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. 11. yüzyılda Gürcü Kralı IV. Davit'in davetiyle Orta Asya'dan Kafkasya'ya 40.000 Karapapak savaşçısı göç etmiştir. Bu askerler, Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan'ın Anadolu'ya yönelik fetih hareketlerinde de yer almış ve tarih sahnesindeki etkilerini sürdürmüşlerdir.

Sürgünler ve Göçler

Karapapakların göçleri sadece savaşlarla sınırlı kalmamış, çeşitli dönemlerde zorunlu sürgünlerle de karşı karşıya kalmışlardır. Özellikle 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Anadolu'ya büyük göçler yaşanmıştır. Karapapaklar, öncelikle Kars'a yerleşmiş, buradan Anadolu’nun farklı bölgelerine dağılmışlardır. Bugün Türkiye'nin kırktan fazla ilinde Karapapak Türklerinin yaşadığı bilinmektedir.

Sovyetler Birliği döneminde de Karapapaklar büyük acılar yaşamıştır. 1936 ve 1939 yıllarında başlayan sürgünler, en ağır şekilde 14-15 Kasım 1944'te yaşanmıştır. Sovyet lideri Josef Stalin tarafından Çeçenler, Kırım Tatarları, Karaçaylar ve Ahıska Türkleri ile birlikte yaklaşık 98.000 Karapapak Türkü Sibirya ve Orta Asya'ya sürgün edilmiştir. Sürgün sırasında soğuk, açlık ve hastalık nedeniyle binlerce Karapapak hayatını kaybetmiştir. Ancak, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'daki Türk soydaşlarının desteğiyle hayatta kalanlar yeni yaşamlar kurmayı başarmıştır.

Karapapakların Yayılımı ve Nüfusu

Bugün Karapapak Türkleri, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, İran ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede yaşamlarını sürdürmektedir. Rusya’nın Dağıstan bölgesinde de büyük bir Karapapak nüfusu bulunmaktadır. Moskova ve çevresinde ise sayılarının yüz binleri bulduğu tahmin edilmektedir. İran’da Sulduz, Urumiye, Karadağ ve Tebriz’de önemli Karapapak toplulukları vardır.

Türkiye’de en yoğun Karapapak nüfusu Kars’ta bulunmakta olup, Sivas, Ağrı, Muş, Amasya ve birçok ilde varlıklarını sürdürmektedirler. Türkiye’deki Karapapak nüfusunun yaklaşık 1.5 milyon ila 2 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Dünya genelinde ise yaklaşık 7 milyon Karapapak Türkü yaşamaktadır.

Borçalı, Karapapakların Anayurdu

Gürcistan’ın Borçalı bölgesi, Karapapakların en yoğun yaşadığı bölgelerden biridir. Borçalı’da 200’den fazla köyde Karapapak Türkleri yaşamaktadır ve toplam nüfusları 500.000 civarındadır. Eğer tarih boyunca yaşanan göçler olmasaydı, bugün Gürcistan’da 2 milyon Karapapak’ın yaşayacağı düşünülmektedir.

Borçalı bölgesi, 1918 yılında kısa süreliğine de olsa bir Karapapak devleti olan ‘Borçalı Karapapak Türk Cumhuriyeti’ne ev sahipliği yapmıştır. Emin Ağacaloğlu önderliğinde kurulan bu cumhuriyet, demokratik, laik ve üniter devlet anlayışına sahip olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle büyük benzerlik göstermektedir. Ayrıca geçmişte Borçalı Sultanlığı ve Hanlığı gibi Karapapak yönetimlerine de ev sahipliği yapmıştır.

Kültürel ve Tarihî Miras

Karapapaklar, tarih boyunca sadece savaşçı kimlikleriyle değil, aynı zamanda kültür, sanat, edebiyat ve siyasette de önemli roller üstlenmişlerdir. Osmanlı döneminde Hamidiye Alayları içinde yer alarak büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. Bu alayların en meşhur liderlerinden biri, Sultan Abdülhamid tarafından ‘yelesiz aslan’ olarak anılan Mehrali Bey’dir. Osmanlı saflarında Ruslara ve Ermenilere karşı mücadele eden Mehrali Bey, Yemen’de şehit düşmüştür.

Bugün de Karapapak Türkleri, yaşadıkları coğrafyalarda kültürel varlıklarını sürdürerek Türk dünyasının önemli bir parçası olmaya devam etmektedirler. Dr. Seyfullah Türksoy’un vurguladığı gibi, Karapapak Türkleri hem Türkiye’yi hem de Azerbaycan’ı ana vatanları olarak kabul etmekte, aynı zamanda Türkistan coğrafyasıyla da güçlü bağlarını sürdürmektedirler.

Tarih boyunca pek çok zorlukla karşılaşmış olsalar da Karapapak Türkleri, güçlü kimlikleri, savaşçı ruhları ve kültürel miraslarıyla Türk dünyasının önemli bir parçası olmaya devam etmektedirler. Göçler, sürgünler ve savaşlar karşısında direnerek varlıklarını sürdüren Karapapaklar, geçmişten günümüze kadar süregelen birlik ve dayanışma ruhuyla Türk kültürüne önemli katkılar sunmaya devam etmektedirler.



Karapapak Kalpağı ve Karapapak Madalyası, Türk Dünyasının Onur Nişanesi

Türk dünyasının köklü ve asil topluluklarından biri olan Karapapak Türkleri, tarih boyunca cesaretleri, vatanseverlikleri ve kültürel miraslarıyla öne çıkmıştır. Bu kadim topluluğun en önemli simgelerinden biri olan Karapapak Kalpağı, yalnızca bir baş giysisi değil, aynı zamanda bir kimlik ve gurur sembolüdür. Aynı şekilde Karapapak Madalyası, tarihi derinliği ve taşıdığı yüksek anlamla Türk dünyasında özel bir yere sahiptir.

Karapapak Kalpağı, Onurun ve Cesaretin Sembolü

Karapapak Kalpağı, asırlardır bu topluluğun kimliğini temsil eden bir unsurdur. Sadece bir başlık değil, taşıyana cesaret, vakar ve birlik ruhu kazandıran önemli bir semboldür. Osmanlı’dan günümüze kadar gelen bu kalpak, tarih boyunca komutanların, devlet adamlarının ve savaşçılarının başını süslemiştir. Soğuğa karşı koruyucu yapısıyla bilinen bu özel giysi, Karapapakların zorlu coğrafyalarda verdikleri mücadeleyi ve dayanıklılıklarını simgeler. Dr. Seyfullah Türksoy’un bu konuda yaptığı vurgular, kalpağın sadece fiziksel değil, aynı zamanda manevi bir güç kaynağı olduğunun altını çizmektedir:

“Karapapak Kalpağı, yalnızca bir giysi değil, Türk dünyasının gururunu ve şerefini taşıyan bir semboldür. Onu taşıyan kişi, köklü bir mirasın temsilcisi olur.”

Karapapak Madalyası, Şanlı Bir Geçmişin Onurlu Yansıması

Karapapak Madalyası, Türk dünyasına hizmet eden, kültürel mirası yaşatan ve milletine değer katan kişilere verilen prestijli bir nişandır. Bu madalya, sadece üstün başarıların ve fedakârlıkların ödüllendirilmesi değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluğun gelecek nesillere aktarılmasını temsil eder. Madalyanın tasarımında kullanılan her bir sembol, Karapapakların tarihsel misyonunu ve ruhunu yansıtmaktadır.

Dr. Seyfullah Türksoy, Karapapak Madalyası’nın Türk dünyasındaki önemine şu sözlerle dikkat çekiyor:

“Bu madalya, sadece bir ödül değil; geçmişten geleceğe uzanan bir köprüdür. Karapapakların kahramanlık ruhunu, azmini ve birlik anlayışını temsil eder.”

Madalyanın kimlere ve hangi kriterlere göre verildiğine dair açıklamalarda bulunan Dr. Türksoy, ödülün sadece bireysel başarıları değil, topluma ve Türk dünyasına sağlanan katkıları da göz önünde bulundurduğunu belirtiyor. Madalyayı alan her birey, sadece kendisi için değil, aynı zamanda Türk milletinin ortak gururu için bu onuru taşımaktadır.



Karapapak Kültürü, Geçmişten Geleceğe Taşınan Değerler

Karapapak Türkleri, kültürel miraslarını yaşatmaya ve genç nesillere aktarmaya büyük önem vermektedir. Geleneksel kıyafetlerinden müziklerine, sanatsal üretimlerinden tarihî miraslarına kadar birçok alanda kendine özgü bir kimlik oluşturan bu topluluk, Karapapak Kalpağı ve Madalyası gibi sembollerle varlığını daha da güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bu nedenle, Karapapak Kalpağı ve Madalyası’nın önemi sadece geçmişe dair bir nostalji değil, aynı zamanda geleceğe dair bir yön gösterici olarak da değerlendirilmektedir. Dr. Seyfullah Türksoy’un liderliğinde yürütülen çalışmalar, bu kültürel değerlerin korunması ve tanıtılması için büyük bir adım niteliğindedir.

Karapapak Ruhu Yaşatılmaya Devam Ediyor

Karapapak Türklerinin onurlu geçmişi, bugün de kalpakları ve madalyalarıyla yaşatılmaya devam ediyor. Karapapak Kalpağı, asil bir kimliği ve mücadele ruhunu temsil ederken, Karapapak Madalyası ise bu kimliği hakkıyla taşıyanlara verilen en yüksek onur nişanlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Dr. Seyfullah Türksoy’un öncülüğünde bu değerlerin yaşatılması ve yeni nesillere aktarılması, Türk dünyasında kültürel birlikteliğin ve mirasın sürdürülebilirliği açısından büyük bir önem taşıyor.

Tarih boyunca cesaretin, vatan sevgisinin ve kültürel bağlılığın en güçlü temsilcilerinden biri olan Karapapaklar, kalpaklarıyla kimliklerini, madalyalarıyla ise bu onuru gelecek nesillere taşımaya devam ediyorlar. Bu miras, yalnızca bir topluluğun değil, tüm Türk dünyasının ortak gururu olmaya devam edecek.

yilmazparlar@yahoo.com

30 Ocak 2025 Perşembe

Özdağ’ın Tutuklanması ve Hukuksal Süreç-Yılmaz Parlar



 Ümit Özdağ’ın Tutuklanması ve Sonrasında Türkiye’nin Demokrasi Sınavı

Özdağ’ın Tutuklanması ve Hukuksal Süreç

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Silivri Cezaevi’ne konulması, Türkiye’nin siyasi ve hukuki yapısını bir kez daha tartışmaya açtı.

Mevcut iktidar açısından bu tutuklama, hukuki zeminde herhangi bir rahatsızlık oluşturmayacak gibi görünüyor.

Ancak, esas tartışma konusu Özdağ’ın cezaevine girmesi değil, çıkması olacaktır. Türkiye’de siyasi aktörlerin yargı süreciyle karşı karşıya kalması sıkça rastlanan bir durumken, muhalif bir liderin hapse atılması, demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor.





Özdağ’ın Serbest Kalmasının Siyasi Önemi

Özdağ’ın tahliyesi, yalnızca hukuki bir süreç olarak değerlendirilmemeli; aynı zamanda Türkiye’nin demokrasi algısını uluslararası düzeyde etkileyecek bir olaydır.

Türkiye, demokratik değerler konusunda örnek bir ülke olma yolunda ilerlerken, Özdağ gibi ulusalcı ve devletçi çizgisi net bir liderin özgürlüğü, ülkenin ifade özgürlüğüne verdiği önemin bir göstergesi olacaktır.

Eğer Özdağ’a yönelik tutuklama kararları, siyaseten bir sindirme girişimi olarak görülürse, bu durum Türkiye’nin küresel imajına zarar verebilir.

Liderlik ve Türkiye İçin Stratejik Bir Figür

Prof. Dr. Ümit Özdağ, yıllardır akademik ve siyasi çevrelerde milliyetçi duruşuyla tanınan, Türkiye’nin geleceğine dair önemli öngörülerde bulunan bir isimdir.

Türkiye için stratejik öneme sahip konularda yaptığı açıklamalar, özellikle güvenlik, göç politikaları ve milli birlik gibi meselelerde etkili olmuştur.

Özdağ’ın cezaevinden çıkışı, yalnızca bir siyasi figürün serbest kalması anlamına gelmeyecek; aynı zamanda milli bilinç ve demokratik değerlerin de yeniden güçlenmesi açısından önemli bir dönemeç olacaktır.

Türkiye’nin Özgürlük ve Demokrasi Yolunda Sınavı

Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükler konusunda dünyaya örnek olabilmesi, farklı siyasi görüşlere sahip liderlerin de adil bir yargı süreciyle karşı karşıya olup olmadığına bağlıdır.

Özdağ gibi kararlı ve etkin bir liderin ifade özgürlüğü kapsamında korunması, Türkiye’nin hukuki güvence anlayışını güçlendirecektir.

Eğer Özdağ’ın serbest kalması, Türkiye’nin siyasi ve hukuki yapısı için bir kazanım olarak görülürse, bu durum ülkenin uluslararası arenada daha güçlü bir demokratik duruş sergilemesini sağlayacaktır.

Türkiye İçin Kritik Bir Dönemeç

Ümit Özdağ’ın cezaevine girmesi kadar çıkışı da Türkiye’nin geleceği açısından belirleyici bir gelişme olacaktır.

Hukukun üstünlüğü, demokratik değerler ve ifade özgürlüğü açısından Türkiye’nin dünya sahnesindeki konumu, bu sürecin nasıl yönetileceğine bağlıdır.

Eğer iktidar, Özdağ’ın siyasi duruşunu ve liderliğini takdir eden bir tutum sergilerse, bu Türkiye için uzun vadeli bir kazanç olacaktır. Özgür ve adil bir Türkiye ideali, yalnızca bir liderin değil, tüm toplumun kazanımı olacaktır.

yilmazparlar@yahoo.com

27 Ocak 2025 Pazartesi

Dağıstan Türkleri ve Halkları Kültür Gecesi-Yılmaz Parlar



  Dağıstan Türkleri ve Halkları Kültür Gecesi,

Tarih ve Birlik Mesajları

26 Ocak 2025 Pazar günü, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği'nde, Birlik ve Kültür Gecesi konseptiyle, Dağıstan Türkleri ve Halkları Kültür Gecesi düzenlendi

Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği’nin ev sahipliğinde, Dağıstan Türkleri ve Halkları Derneği’nin organizasyonuyla gerçekleştirilen özel gece, Kafkas kökenli Türkleri bir araya getirdi. Tarih, kültür ve birlik mesajlarının ön plana çıktığı geceye önemli isimler katılarak konuşmalar gerçekleştirdi.

Gecede; Dağıstan Türkleri ve Halkları Derneği Başkanı Zümrüt Kızrıeva,, Dağıstan Türkleri ve Halkları Derneği Başkan Yardımcısı Rashad YusubovTopkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihat Yaycı,, Umay Ana Türk Dünyası Kadınlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel,, TÜRKSOY Kazakistan Başdanışmanı Yerzhan Uaıs, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği Başkanı Ekber Yassa,, Tarihçi Âlim Makhsav birer konuşma yaptı.

Geceyi renklendiren etkinlikler arasında halk dansı gösterileri, geleneksel yemek sunumları ve müzik performansları yer aldı.



Başkan Yardımcısı Rashad Yusubov: “Değerlerimiz Bizim Kimliğimizdir”

Dağıstan Türkleri ve Halkları Derneği Başkan Yardımcısı Rashad Yusubov, kültürel zenginliklerin ve farklılıkların, bir toplumun en güçlü yönü olduğunu ifade etti. Konuşmasında, geçmişten günümüze aktarılan değerlerin birleştirici gücünü şöyle özetledi:

“Bugün burada, farklılıklarımızın ne kadar büyük bir zenginlik olduğunu görüyoruz. Dağıstan’ın köklü tarihi ve gelenekleri, birlik ve beraberliğimizin temel taşlarıdır. Her köy, her gelenek bizi biz yapan değerleri içinde barındırır. Bu değerlerimizi korumak ve yaşatmak için çalışmaya devam edeceğiz.”



Başkan Zümrüt Kızrıeva: “Kültürümüzü ve Birliğimizi Yaşatıyoruz”

Dağıstan Türkleri ve Halkları Derneği Başkanı Zümrüt Kızrıeva konuşmasında, genç nesillere kültürel mirasın aktarılmasının önemini vurguladı:

“Bugün burada kültürümüzü tanıtmak, milletimizi bir araya getirmek için toplandık. Bu programları, geleceğimiz olan gençlerimizi birleştirmek ve köklerimizi unutmamak için yapıyoruz. İnşallah daha büyük projelere hep birlikte imza atacağız.”dedi



Tarihçi Âlim Makhsav’un Kuzey Kafkasya Sunumu, Coğrafi ve Etnik Yapı

Kuzey Kafkasya'nın Coğrafi Konumu

Konum Bilgisi: Kuzey Kafkasya, Rusya'nın güneyinde, Kafkas Dağları'nın kuzey yamaçlarında yer alır.

Sınırlar: Bölge, doğuda Hazar Denizi ve batıda Karadeniz ile çevrilidir. Toplam yüzölçümü yaklaşık 223.714 km²’dir.

Öne Çıkan Dağlar: Kafkas Dağları’nda Avrupa’nın en yüksek zirvesi olan Elbrus Dağı (5.642 metre) bulunmaktadır.



Bölgenin İklimi

İklim Özellikleri: Dağlık alanlar genellikle serin ve karasal iklimle karakterize edilirken, ovalarda daha sıcak ve ılıman koşullar hakimdir.

Siyasi Harita ve Yönetim Yapısı

Kuzey Kafkasya, iki kray ve yedi cumhuriyete ayrılmıştır:

Kraylar: Krasnodar Kray ve Stavropol Kray.

Cumhuriyetler; Adıgey Cumhuriyeti, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti, Kuzey Osetya-Alanya Cumhuriyeti, İnguşetya Cumhuriyeti, Çeçen Cumhuriyeti, Dağıstan Cumhuriyeti



Etnik Çeşitlilik

Etnik Yapı: Kuzey Kafkasya, dünyanın en çok etnik çeşitliliğe sahip bölgelerinden biridir. Yaklaşık 100’den fazla halkın yaşadığı bilinmektedir.

Büyük Etnik Gruplar: Çeçenler, Avarlar (yaklaşık 1.5 milyon), Adigeler (700.000-750.000), Kabardeyler ve Karaçay-Çerkesler gibi gruplar, bölgenin demografik yapısında önemli yer tutar.



Parçalanmış Yapılar: Avarlar gibi bazı etnik gruplar, birçok alt gruba ayrılmaktadır.

Diller ve Kültürel Grup Dağılımı

Dil Aileleri: Bölgede Hint-Avrupa, Altay ve Kafkas dil ailelerinden gruplar yaşamaktadır. Özellikle Kafkas dil ailesi, yerel dillerin çeşitliliğini yansıtır.

Türk Dilleri: Bölgede Kipçak grubuna ait Türk dilleri konuşulmaktadır. Karaçay-Balkar Türkçesi ve Nogayca, bu dillerin en bilinen örneklerindendir.

Dağıstan’ın Özgünlüğü

Etnik Çeşitlilik: Dağıstan, farklı etnik grupların ve dillerin bir arada yaşadığı, benzersiz bir yapıya sahiptir. Bazı köylerde yalnızca bir milletin yaşaması gibi durumlar yaygındır.

Kültürel Zenginlik: Dağıstan’da etnik gruplar arasındaki uyum, bölgenin sosyal dokusunu zenginleştiren önemli bir unsurdur.

Kuzey Kafkasya, coğrafi, etnik ve kültürel açıdan oldukça karmaşık ve zengindir. Bölgedeki çeşitlilik, yalnızca yerel toplumlar için değil, dünya genelindeki etnografik ve kültürel çalışmalar için büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu özellikler, bölgenin hem tarihi hem de siyasi önemini artırmaktadır.



Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Dağıstan, Türk Dünyası’nın Kalesidir”

Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihat Yaycı, konuşmasında Kafkas Türklerinin tarihî ve kültürel bağlarına dikkat çekti. Dağıstan’ı Türk birliğinin önemli bir parçası olarak tanımlayan Yaycı, şu ifadeleri kullandı:

“Dağıstan sadece bir bölge değil, Türk dünyasının kalesidir. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki Rus ve İngiliz propagandaları, halkları bölerek bizi bir köye indirgemeye çalışmıştır. Avarlar, Kumuklar, Nogaylar ve diğer halklar Türk milletinin ayrılmaz parçalarıdır. Birlik ve beraberlik içinde bu propagandaların üstesinden gelebiliriz. Şeyh Şamil, Türk’ün efsanevi atasıdır. Onun mirasını unutmamalı ve gelecek nesillere aktarmalıyız.”

Hazar Denizi’ni Türk dünyasının mavi vatanı olarak tanımlayan Yaycı, Dağıstan’ın, Avrupa’ya açılan kapı olma konumuyla stratejik önemini de vurguladı.



Umay Ana Türk Dünyası Kadınlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel'den Gençlere Sesleniş

Geçmişten Geleceğe Türk Varlığı

Umay Ana Türk Dünyası Kadınlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel, geçen gün bir toplantıda Türk kültürünün ve küresel öneminin altını çizdi. Yücel, konuşmasının başında gençlere hitap ederek, "Geleceğimizin teminatı sevgililerin" dedi.
 
Tarihin Derinliklerinden Kafkaslara Uzanan Türk Varlığı
 
Yücel, Türklerin tarih boyunca yaşadıkları coğrafyanın önemine dikkat çekerek, "Türk tarihi, özellikle Türkistan'dan başlayarak Kafkaslar'a kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Bu topraklar tarihi boyunca mücadelelerin merkezi olmuştur". Kafkasların oluşturduğu bir kapı olduğunu belirten Yücel, bu coğrafyada var olan miktarın arttığını vurguladı.
 
 Türk Töresi ve Kültürel Değerler
 

Yücel, Türk kültürünün temellerinden birinin Türk töresi olduğunu belirterek, bu değerlerin geçmişteki gidişat hayatını şekillendirdiğini ifade etti. "Türk töresi, tarih boyunca hayatın her alanında damgasını vurmuştur" dedi.



 
 Zülümler ve Tarihin Ağırlığı
 
 Kafkas coğrafyasının tarihsel olarak şehitlerle dolu olduğuna dikkat çeken Yücel, "Kafkaslar'da tarih boyunca milletlerin iktidar mücadelesi yaşandı. Bizim varlığımız, topraklarımızın hak sahibi olmalıyız" şeklinde konuştu. Türk milletinin tarih boyunca mevcut siyasi çalkantılara rağmen varlığını sürdürdüğünü belirtti.
 
 Turan Birliği ve Gençlik Vurgusu
 
 Kültürel bir Turan birliğine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Yücel, gençlerin bu süreçte büyük bir rol oynaması sürecini ifade etti. "Türk dünyası, siyasi sebeplerle birbirinden ayrılır. Bizim amacımız, kültürel bir birlik oluşturmaktır" dedi. Yücel, gençlerin tarih bilincine sahip olarak donanımlı bir gelecek inşa edilme durumunun olmadığını çizdi.
 
Kültürel Birlik ve Bilinçli Gelecek
 
 Konuşmanın sonunda mevcuta, Türk kültürünün aktarıldığı ve gelecek nesillere aktarılmasının genişletildiğini hatırlatan Yücel, "Unutmayın, Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" diyerek birlik ve beraberliğin gerekliliğini bir kez daha vurguladı. Türk tarihi ve değerlerine sahip olan yola devam ettikleri, geleceğin güvencesinin genişlediğini bildirdi.



Türkistanlılar Derneği Başkanı Ekber Yassa, “Birlik ve Dayanışma Günü”

Gecede konuşma yapan Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği Başkanı Ekber Yassa ise etkinliğin önemini şu sözlerle dile getirdi:

“Bugün, kültürümüzü yaşatmanın yanı sıra birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Birlik ve dayanışmamız, geleceğimizin teminatıdır. Katılım sağlayan herkese teşekkür ederim.”



TÜRKSOY Kazakistan Başdanışmanı Yerzhan Uaıss, Dağıstanlılar ve Türk Kimliği Üzerine Önemli Mesajlar

TÜRKSOY Kazakistan Başdanışmanı Yerzhan Uaıss, yaptığı bir konuşma ile Türk dünyası ve Türk kimliğine dair önemli mesajlar verdi. Dağıstan’ın stratejik önemi, Türk dünyası ile olan bağları ve geleceğe yönelik görüelerini dile getiren Uaıss, görüşlerini Atatürk’ten alıntılarla destekledi.

Atatürk’ün Vurgusu

Yerzhan Uaıss, konuşmasının başlangıcında Mustafa Kemal Atatürk'ü anarak, onun “Ne mutlu Türk’üm!” sözüne dikkat çekti. Bu ifadeyi, Türk kimliğinin birliği ve dayanışması için yol gösterici bir ilke olarak tanımladı. Atatürk'ün mesajının, Türk milletinin ortak bir kimlik altında toplanmasında hala önemli bir rol oynadığını belirtti.

Türk Dünyası Bağları

Uaıss, Dağıstan’ın Türk dünyasıyla olan sıkı bağlarını vurguladı. Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi ülkelerle gelişen iş birliğinin ve kültürel paydaşın gelecekte daha da kuvvetleneceğine işaret etti. Bu bağların korunması ve geliştirilmesinin, Türk milletinin birliği için hayati olduğunu dile getirdi.

Türk Üniversiteleri ve Kültürel Varlık

Türk üniversitelerinin varlığının ve geliştirilmesinin önemine değinen Uaıss, bu kurumların Türk kültürünü yaşatmada ve yaymada önemli rol oynadığını ifade etti. Türk hükümetlerinin bu konuda daha fazla destek vermesi gerektiğini özellikle vurguladı.

Dağıstan’ın Stratejik Önemi

Konuyu Dağıstan'ın stratejik konumuna getiren Yerzhan Uaıss, bölgenin Türk dünyası ile olan tarihsel ve kültürel bağlarına dikkat çekti. Dağıstan’ın, Rusya’nın güneyinde bir Türk bölgesi olarak öne çıktığını belirterek, bölgenin tarih boyunca oynadığı kritik rolleri anlattı.



Tarihsel Figürler ve Kültürel Miras

Konuyla ilgili tarihsel referanslara da yer veren Uaıss, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli figürlerine ve Dağıstan’ın Türk tarihindeki yerine vurgu yaptı. Bu bağlamda, Türk milletinin tarihsel mirasının korunmasının önemine dikkat çekerek, ortak kültürel değerlerin öne çıkarılmasını savundu.

Gençlik ve Gelecek

Konuyu geleceğe taşıyan Uaıss, Türk soyunun birlikteliğinin ve dayanışmasının genç nesiller tarafından benimsenmesi gerektiğini vurguladı. Gençlerin, Türk kimliğini kucaklayarak geleceğe umutla bakmalarının önemli olduğunu belirtti.

Yerzhan Uaıss, Türk dünyasının ortak bağlarını ve dayanışmasının ön plana çıkarılması gerekliliğini bir kez daha hatırlatarak, Türk kimliğinin gelecekteki önemi üzerine derin bir farkındalık yarattı.

Halk Dansları ve Geleneksel Yemekler İlgi Gördü

Etkinlikte, Dağıstan ve Kafkas halk dansları gösterileri büyük ilgi gördü. Ayrıca katılımcılara, Kafkas mutfağından çeşitli lezzetler sunuldu.

yilmazparlar@yahoo.com


Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Prostat Kanseri-Kısırlık-Kronik Prostatitde Umut-Yılmaz Parlar

...